Ölüm Limanı ve AB’nin Mülteci Politikası

  • Beitrags-Autor:
Libya’dan yola çıkan bir mülteci teknesi İtalya’nın Lampedusa Adası açıklarında battı ve en az 300 insan boğularak öldü. İtalya Belediye Başkanı Giusi Nicolini yaptığı açıklamada  gemide en az 500 mültecinin bulunduğunu, çoğunun ise kadın ve çocuk olduğunu belirtti. Ayrıca Belediye Başkanının yaptığı açıklamaya göre 3 balıkçı gemisi batan gemiyi görmesine rağmen, yardım etmekten kaçınmış. Bu davranışa, İtalya’nın katı Mülteci hukukunun sebebiyet verdiği belirtilmekte.
Son 25 yıl içerisinde Akdeniz’de gemi batması sonucu boğularak ölen Mülteci sayısı 17.000 ile 20.000 arasında. Avrupa Birliği ülkeleri mülteci ölüm haberlerini kanıksamış durumda.

Akdeniz; Afrika Mültecilerinin Mezarlığı

Afrika kıtasından Avrupa kıtasına doğru yapılan yolculuğun tek adı var: Çaresizliğin yolculuğu. Her yıl onbinlerce insan Akdenizi aşıp Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyor. İtalya hükümeti, AB-Mülteci Politikasını Avrupa Birliğinin gündemine getirmek istemekte ancak bunu yapmadan önce kendi uyguladığı politikayı insanileştirmede fayda var.
Ölümleri kadermiş gibi algılamak ve algılatmak, aslında mültecilerin ölümünü seyreder pozisyonda durup, Avrupa Birliğinden bu konuyu gündemine almasını beklemek, çok samimi durmamakta.
İtalya’nın Avrupa Birliğine çağrısı bir bakıma makul. Sorun, ülkelerin sınırlarını aşmakta ve beraber hareket etmeyi gerektirmekte. Yunanistan’a, İspanya’ya veya İtalya’ya gelen mülteciler sonuçta bu ülkelerde kalmak için değil, diğer Avrupa ülkelerine geçmek için  bu ülkelere yasa dışı yollarla ulaşmakta. Ayrıca yardım olarak adlandırılan destek aslında hiç bir açıdan yeterli değil. Mülteciler kalacak yerleri olmaksızın, parasız ve çoğu kez sağlık sorunları ile baş başa kaderlerine terk edilmekteler.

Yardım etme yerine yıldırma politikası

Mültecilere uygulanan kötü ve yetersiz muamele aslında Mülteci Politikasının bir parçası. Afrika kıtasının değişik ülkelerinde yaşanılan çatışmalardan kaçan bu insanlar daha iyi hayat şartlarına ulaşma umudu ile ölüm yolculuğunu göze almakta. Tunus, Mısır, Somali, Libya iç çatışmaların yaşandığı ve insanların kaçmaya çalıştığı ülkelerden bazıları. Mülteciler İtalya üzerinden İsviçre, Almanya ve diğer ülkelere ulaşmak istemekte. Çoğuna ise Akdeniz mezar olmakta.
Şimdiye kadar Avrupa Birliği ülkelerinin uyguladığı politika:Karantinada tutmak ve geri dönmek zorunda bırakmak. Avrupa Birliğine 1992 – 2007 yılları arasındaki mülteci başvuru sayısı 460.000’den 220.000’e düştü. Bu düşüşün sebeplerinden biri de AB ülkelerinin o tarihte Kaddafi gibi liderler ile yaptığı işbirliği idi.
Almanya gibi ülkeler ise mülteci kabulünü bürokratik sebeplerle reddetmekte. Hukuki olarak Mülteci, ilk ayak bastığı AB ülkesinde mülteci başvurusu yapmalı. Bu şu demek oluyor: Bir Mültecinin Almanya’da mülteci başvurusu yapma hakkı olsa dahi eğer Almanya’ya İtalya, İspanya veya Yunanistan üzerinden gelmişse, başvurusu kontrol edilmeden reddediliyor ve Avrupa’da geldiği ilk ülkeye yollanıyor.
Almanya hükümeti bu insani olmayan uygulamayı katı uygulamakta. Uzun görüşmeler sonrası İç İşleri Bakanı Friedrich 5000 Suriyeli mülteciyi kabul edebileceklerini açıkladı. Ancak kulislerde bu Mültecilerin özellikle Hıristiyan Suriyelilerden oluşacağı da konuşulmakta. Ayrılıkçı ve insani olmayan bir uygulama daha. Hiç bir Mülteci inancına göre ayrıma uğramamalı çünkü yaşanılan insanlık dramı, inançtan, ten renginden ve ırktan bağımsız. Devamı…

Türkiye ve İnsanlık Dersi

Mülteci kabulü konusunda Türkiye hükümeti ve Başbakan Erdoğan Avrupa Birliği ülkelerine insanlık dersi verdi. 500.000’i aşkın Suriyeli mülteci, mezhebinden ve dininden bağımsız Türkiye’de sağlık hizmeti ve gıda yardımı yapılarak örnek davranış sergilenmekte. Tabi ki gelen Mülteciler beraberinde sorunlar da getirmekte. Özellikle bölge halkları yabancı insanların gelmesinden rahatsızlık duyabilir. Ekonomik sorunlar ve sosyal farklılıklar zorluklar yaşatmakta. Ancak her şeye rağmen yapılması gereken budur çünkü bu insanlar eşlerini, dostlarını, evlerini, ülkelerini Türkiye, Almanya veya İtalya gibi ülkelerin yaşam şartlarını tercih ettikleri için terk etmiyorlar. Kendi ülkelerindeki şartlar bunu zorunlu kıldığı için tüm geçmişlerini bırakıp umuda yolculuğa çıkıyorlar.

Schreibe einen Kommentar