Avrupalı ırkçıların sessiz devrimi

  • Beitrags-Autor:

Avrupa içerisindeki ırkçı partiler aynı zamanda Avrupa Birliği karşıtı olsa da, Nazi zihniyeti ve popülist politikalar söz konusu olduğunda birbirleri ile dayanışma içerisinde olmayı ihmal etmiyor. Avrupa’nın sessiz devrimini ancak el ele vererek, ortak hareket ederek gerçekleştirebileceklerine olan inançları tam.

Toplumsal değişim bugünden yarına olmuyor. Avrupa’da uzun süredir ırkçılığın sessiz ama istikrarlı yükseliş trendi var. Her ne kadar azınlık gruplar bu trende dikkat çekmeye çalışsa da, zamanın ruhu ırkçılığın yükselişinin önündeki tüm engelleri kaldırıyor. Son yıllarda Avrupa’da yapılan her yeni seçim toplumun siyasi tercihlerinde eksenin sağa kaydığını gösteriyor. Irkçılık toplumların merkezine yerleşerek kendine yer etti. Parlamentoları ele geçiren bu zihniyetin daha sonraki aşaması liberal düzeni, hukuku ve bürokrasiyi dönüştürmek olacak. Irkçılığın karşısında duran güçler için çetin bir süreç başladı.

Fransa, Hollanda ve Almanya’dan sonra Avusturya da seçimini yaptı. Avrupa içerisinde yükselen ırkçılık Avusturya seçiminde bir kez daha kendini gösterdi. 6.4 milyon Avusturyalı seçmenden %79.5’i sandığa giderek 5 yıllığına seçilen 183 milletvekilini belirledi. Kesin olmayan sonuçlara göre ırkçı ve popülist söylemleri ile dikkat çeken Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’un partisi ÖVP oyunu 2013’deki seçimlere oranla 8 puan yükselterek %31.4’e ulaştı. Irkçı parti FPÖ oyunu %5.5 arttırarak tarihinin en iyi seçim sonucu olan %26 oy almayı başardı. Sosyal demokrat parti SPÖ ise %26.9 oy oranını korudu. Seçimlerin en büyük mağlubu yeşiller oldu. 2013 yılında %12.4 olan oy oranı bu seçimde %8.6 azalarak %3.8’e düştü. Avusturya’da %4 olan seçim barajının altında kalma ihtimalleri kesin gibi görünüyor. 890.000 mektup ile gönderilen oyların açılması ile birlikte en geç bugün kesin seçim sonuçları açıklanacak.

NE PAHASINA OLURSA OLSUN İKTİDAR

Aslında seneye yapılması gereken seçimler büyük koalisyon ortakları Kern ve Kurz’un birbirine düşmesi ile beraber bir yıl öne alınarak erken seçime gidildi. Avusturya’da seçim kampanya dönemi boyunca çok saldırgan ve seviyesiz siyaset yürütüldü. Kampanya dönemi gündemi belirleyen göçmenler, Müslümanlar, Türk sivil toplum kuruluşları ve entegrasyon tartışmaları oldu. ÖVP lideri Kurz o kadar ileri gitti ki, göçmenleri toplumsal sorun olarak göstermek ve yaptığı popülizmi temellendirmek için ısmarlama ‘İslam’ araştırması yayınlattı. Avusturya Dışişleri Bakanlığının yaptırdığı araştırmayı din pedagogu olan ve Viyana Üniversitesi İslami İlimler Başkanı Ednan Aslan Kurz’un isteklerine ve emirlerine uygun olarak hazırladı. Talihsiz başka bir gerçek ise bazı Türklerin kendini nasıl araçsallaştırdığı. Basit kariyer çıkarları uğruna akademik ahlaka aykırı bir şekilde İslam karşıtlığını kamuoyunda körüklemek amacıyla araştırma yayınlamak ve bunun üzerinden çıkar beklemek en basit tabir ile ahlaksızlık.

Avrupalı ırkçılar suni gündem oluşturarak seçimin galibi olunabileceğini tekrardan kanıtlamış oldu. Büyük Koalisyon hükümet ortakları Kern ve Kurz arasında geçen tartışmalar tekrar büyük koalisyon kurma olasılığını zayıflatıyor. Kern seçim öncesi yaptığı açıklamada birinci parti olmadıkları takdirde muhalefette kalmayı tercih edeceklerini açıklamıştı. Bu durumda hükumet ortağı için güçlü olasılık ırkçı parti FPÖ kalıyor. 48 yaşında olan FPÖ lideri Strache’nin hayat hikayesi ilginç. Eski bir Neonazi. 1985-1992 yılları arasında Neonazi çeteleri içerisinde aktif görevler üstlenmiş. Nazi döneminde silahlarla çekilmiş resimleri mevcut. FPÖ adeta Neonazi yuvası. Strache’nin 5 yardımcısından 4’ü, 33 kişilik parti yönetiminin ise 20’si aktif Neonazi. ÖVP ve FPÖ 17 yıl önce 2000-2007 yılları arasında koalisyon hükumeti kurmuştu. Tekrar koalisyon ortağı olma durumunda 10 yıl sonra Neonaziler tekrar hükumet ortağı olacak.

IRKÇILIK HEP TREND

Avusturya seçimi sonuçları açıklanır açıklanmaz Nazi zihniyetinin liderleri seçim sonuçlarını tebrik etmek için ardın sıra açıklamalarda bulundu. Fransa’nın ırkçısı Le Pen “Seçim sonuçları Avrupa halklarının özgürlüklerine ve kimliklerine olan bağlılıklarının simgesidir” dedi. Almanya’nın ırkçısı Petry ise açıklamasında “Avusturya’nın çok güçlü muhafazakar-halkçı çoğunluğa erişmesini büyük memnuniyetle karşıladığını” vurguladı. Avrupa içerisindeki ırkçı partiler aynı zamanda Avrupa Birliği karşıtı olsa da, Nazi zihniyeti ve popülist politikalar söz konusu olduğunda birbirleri ile dayanışma içerisinde olmayı ihmal etmiyor. Avrupa’nın sessiz devrimini ancak el ele vererek, ortak hareket ederek gerçekleştirebileceklerine olan inançları tam. Her ne kadar ulusal çıkarları gözettiklerini ifade etseler de, aslında mücadele ettikleri liberal demokrasi, evrensel insan hakları ve çoğulcu özgür toplumlar.

Seçim bir kez daha gösterdi; Avusturya’da ırkçılık hep trend. Yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı ve Avrupa Birliği eleştirisi çok faydalı seçim kampanyası konuları. Irkçı parti FPÖ 1986 yılından bu yana toplum içerisinde nefret üreterek ve büyüterek güçleniyor. Hükümet kurmakla görevlendirilen 31 yaşındaki Sebastian Kurz Avrupa’nın yeni nesil siyasetçilerini simgeliyor. Avrupa’nın en genç dışişleri bakanı olan demagog ve popülist Kurz Avrupa’nın en genç başbakanı ünvanını da kazanmış oldu. 1863’de Viyana’da ölen Alman yazar Friedrich Hebbel’in “Avusturya küçük bir dünya, büyüğünün prova ettiği” sözü güncelliğini koruyorsa şayet, Avrupa için endişelenmekte çok haklıyız.

http://www.yenisafak.com/hayat/avrupali-irkcilarin-sessiz-devrimi-2803590

Schreibe einen Kommentar